24 Aralık 2015 Perşembe

Küçük Prens




Neredeyse dünyanın en popüler kitabı hatta o kadar ki filme bile alınmış olan Küçük Prens kitabını birkaç gün önce aldım, tekrar okuyup en güzel köşeye koydum. Çoğu insanın bildiği, hatta pek çok insanın kitabı bence temsil eden o resmi dövme olarak yaptırdığı o kitap. Fransız bir yazar ( Antoine  de Saint – Exupery ) tarafından yazılan yazıda, resim çizmekten nasıl vazgeçtiğini, bunda büyüklerin etkisini ve büyüklerin düşüncelerini bir çocuk gözünden değerlendiriyor. Ne peki bunca insanı etkileyen?

Benim için tek gecelik bir kitap oldu. Kitabın akışına kaptırıp gitmek o kadar kolay ki ne saatin farkında olabiliyor insan ne de başka şeylerin. Okuması tek geceye sığsa da düşünmesi anlamlandırması o kadar kısa sürmüyor. Belki tekrar tekrar okumalı kitabı. Peki ne diyor bu kitap derseniz en başta bizleri eleştiriyor. Yaşımızın büyüdükçe hayal gücümüzün köreldiğini, daha sıkıcı bir hal aldığımızı gösteriyor. Hayata en mantıklı yerden bakmaya çalışırken bazı gerçekleri nasıl gözden kaçırdığımızı anlatıyor.

Kitabımızın kahramanı Küçük Prens bambaşka bir gezegenin çocuk hayalli insanıdır. Başka bir gezegende tek başına yaşayan ve bir çiçeğe sahip olan Küçük Prens’in diğer gezegenleri gezmesiyle başlar serüveni. Küçük Prens’imiz ilk gittiği gezegende bir kral ile tanışır. Tek başına yaşayan ama her şeyi kendisinin yönettiğini zanneden bir kraldır. Emirlerinin yerine getirilmesini ister her zaman. Tıpkı çevremizde gördüğümüz, her istediği olsun isteyen, dünyanın kendi etrafında döndüğünü düşünen insanlarımız gibi. İkinci gezegenimizde Küçük Prens bir kendini beğenmiş ile karşılaşır. Zaten adından da anlaşıldığı gibi kendini beğenmişin tekidir. Tek sevdiği şey övgü olan, övgülerle yaşamaktan zevk alan insanların temsilidir. Küçük Prens daha sonra çok az kaldığı üçüncü gezegene gider. Bu gezegende bir sarhoş ile karşılaşır. Sarhoşa neden içtiğini sorduğunda “Unutmak için.” cevabını alır. Neyi unutmayı istediğini sorduğunda ise utancını, neden utandığını sorduğunda ise içmekten utandığını söyleyen sarhoş tam bir bilinmezlik içinde kaybolmuştur. Dördüncü gezegeninde bir iş adamıyla karşılaşan Küçük Prens adamın daima işiyle ilgilenmesine anlam veremez. Durmadan yıldızları sayan adam, tüm yıldızları kaçırmadan tekrar tekrar sayarak hepsine sahip olmayı hedeflemiştir. Hep daha fazlasını isteyen, işini, yaptığı şeyi her şeyden önemli gören insanları herkes tanımıştır elbet. Beşinci gezegende ise işine sadık bir bekçi bulunmaktadır. Gece olunca feneri yakan, gündüz olunca söndüren bekçi küçücük gezegeninde neredeyse durmadan bu işi yapmaktadır. Küçük Prens’in gezdiği gezegenler içerisinde en sevdiği kişi bu bekçi olmuştu. Altıncı gezegende ise bir coğrafyacı ile karşılaşır. En sonunda bu coğrafyacı Dünya’ya gitmesini önerir Küçük Prens’e.

Her gezegenden “Şu büyükler kesinlikle ama kesinlikle çok tuhaf insanlar.” şeklinde ayrılan Küçük Prens artık dünyadadır. Gezegeninde eşsiz gördüğü çiçeğin binlercesinin Dünya’da olduğunu da görür ve buna üzülür. Daha sonra bir tilkiyle karşılaşan Küçük Prens onu evcilleştirir ve onun sayesinde kendi çiçeğinin eşsiz olduğunu kavrar. Tilkiyle ayrılma vakitleri geldiğinde “Vereceğim sır çok basit: İnsan ancak yüreğiyle baktığı zaman doğruyu görebilir. Gerçeğin mayası gözle görülemez.” demiştir. Gerçekten de dışarıdan bakıldığında görünen davranışlar, söylenen sözler daima gerçek midir? Gerçek bu kadar göz önünde olan bir şey olsaydı kimse hata yapmazdı herhalde.

Daha sonra Dünya’da uçağı çöle düşen Pilot’umuz ile karşılaşır Küçük Prens. Pilot anlaşılmadığını düşünen, büyüklerin sürekli açıklama bekleyen hallerinden sıkılan bir kişidir. Zaten yıllar önce fili yutan bir boa yılanı çizip anlaşılmadığında, resmi şapka sanıldığında anlaşılmaktan vazgeçmiştir. Fakat sonunda aradığı dostu bulmuştur Pilot. Küçük Prens’in ondan “Bana bir koyun çizer misin?” sorusuyla onu tanımıştır. Koyun resmi yerine fil yutmuş boa yılanı çizimini gösterdiğinde ilk defa onu Küçük Prens anlamıştır. Fakat Küçük Prens çiçeğini gezegende yalnız bıraktığı için Dünya’da bir yıl kaldıktan sonra gitmek istemiştir. Pilot ilk defa onu anlayan bir dostunun gitmesini hiç istememiş onun için bu ayrılık çok zor olmuştur. Küçük Prens’imizin ise kendi gezegenine döndükten sonra ne yaptığı tam bir meçhuldur. Pilot ise her yıldızlara baktığında onu hatırlamaktadır.



Masalsı fakat binlerce düşünebilecek konu veren bu kitabı okumadıysanız en kısa zamanda okumanız dileğiyle J

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder