Neredeyse dünyanın en popüler kitabı hatta o kadar ki filme bile alınmış olan Küçük Prens kitabını birkaç gün önce aldım, tekrar okuyup en güzel köşeye koydum. Çoğu insanın bildiği, hatta pek çok insanın kitabı bence temsil eden o resmi dövme olarak yaptırdığı o kitap. Fransız bir yazar ( Antoine de Saint – Exupery ) tarafından yazılan yazıda, resim çizmekten nasıl vazgeçtiğini, bunda büyüklerin etkisini ve büyüklerin düşüncelerini bir çocuk gözünden değerlendiriyor. Ne peki bunca insanı etkileyen?
Benim için tek
gecelik bir kitap oldu. Kitabın akışına kaptırıp gitmek o kadar kolay ki ne
saatin farkında olabiliyor insan ne de başka şeylerin. Okuması tek geceye sığsa
da düşünmesi anlamlandırması o kadar kısa sürmüyor. Belki tekrar tekrar okumalı
kitabı. Peki ne diyor bu kitap derseniz en başta bizleri eleştiriyor. Yaşımızın
büyüdükçe hayal gücümüzün köreldiğini, daha sıkıcı bir hal aldığımızı
gösteriyor. Hayata en mantıklı yerden bakmaya çalışırken bazı gerçekleri nasıl
gözden kaçırdığımızı anlatıyor.
Kitabımızın
kahramanı Küçük Prens bambaşka bir gezegenin çocuk hayalli insanıdır. Başka bir
gezegende tek başına yaşayan ve bir çiçeğe sahip olan Küçük Prens’in diğer
gezegenleri gezmesiyle başlar serüveni. Küçük Prens’imiz ilk gittiği gezegende
bir kral ile tanışır. Tek başına yaşayan ama her şeyi kendisinin yönettiğini
zanneden bir kraldır. Emirlerinin yerine getirilmesini ister her zaman. Tıpkı
çevremizde gördüğümüz, her istediği olsun isteyen, dünyanın kendi etrafında
döndüğünü düşünen insanlarımız gibi. İkinci gezegenimizde Küçük Prens bir
kendini beğenmiş ile karşılaşır. Zaten adından da anlaşıldığı gibi kendini
beğenmişin tekidir. Tek sevdiği şey övgü olan, övgülerle yaşamaktan zevk alan
insanların temsilidir. Küçük Prens daha sonra çok az kaldığı üçüncü gezegene
gider. Bu gezegende bir sarhoş ile karşılaşır. Sarhoşa neden içtiğini
sorduğunda “Unutmak için.” cevabını alır. Neyi unutmayı istediğini sorduğunda
ise utancını, neden utandığını sorduğunda ise içmekten utandığını söyleyen
sarhoş tam bir bilinmezlik içinde kaybolmuştur. Dördüncü gezegeninde bir iş
adamıyla karşılaşan Küçük Prens adamın daima işiyle ilgilenmesine anlam
veremez. Durmadan yıldızları sayan adam, tüm yıldızları kaçırmadan tekrar
tekrar sayarak hepsine sahip olmayı hedeflemiştir. Hep daha fazlasını isteyen,
işini, yaptığı şeyi her şeyden önemli gören insanları herkes tanımıştır elbet.
Beşinci gezegende ise işine sadık bir bekçi bulunmaktadır. Gece olunca feneri
yakan, gündüz olunca söndüren bekçi küçücük gezegeninde neredeyse durmadan bu
işi yapmaktadır. Küçük Prens’in gezdiği gezegenler içerisinde en sevdiği kişi
bu bekçi olmuştu. Altıncı gezegende ise bir coğrafyacı ile karşılaşır. En
sonunda bu coğrafyacı Dünya’ya gitmesini önerir Küçük Prens’e.
Her gezegenden
“Şu büyükler kesinlikle ama kesinlikle çok tuhaf insanlar.” şeklinde ayrılan
Küçük Prens artık dünyadadır. Gezegeninde eşsiz gördüğü çiçeğin binlercesinin
Dünya’da olduğunu da görür ve buna üzülür. Daha sonra bir tilkiyle karşılaşan
Küçük Prens onu evcilleştirir ve onun sayesinde kendi çiçeğinin eşsiz olduğunu
kavrar. Tilkiyle ayrılma vakitleri geldiğinde “Vereceğim sır çok basit: İnsan
ancak yüreğiyle baktığı zaman doğruyu görebilir. Gerçeğin mayası gözle
görülemez.” demiştir. Gerçekten de dışarıdan bakıldığında görünen davranışlar, söylenen
sözler daima gerçek midir? Gerçek bu kadar göz önünde olan bir şey olsaydı
kimse hata yapmazdı herhalde.
Daha sonra
Dünya’da uçağı çöle düşen Pilot’umuz ile karşılaşır Küçük Prens. Pilot
anlaşılmadığını düşünen, büyüklerin sürekli açıklama bekleyen hallerinden
sıkılan bir kişidir. Zaten yıllar önce fili yutan bir boa yılanı çizip
anlaşılmadığında, resmi şapka sanıldığında anlaşılmaktan vazgeçmiştir. Fakat sonunda
aradığı dostu bulmuştur Pilot. Küçük Prens’in ondan “Bana bir koyun çizer
misin?” sorusuyla onu tanımıştır. Koyun resmi yerine fil yutmuş boa yılanı
çizimini gösterdiğinde ilk defa onu Küçük Prens anlamıştır. Fakat Küçük Prens
çiçeğini gezegende yalnız bıraktığı için Dünya’da bir yıl kaldıktan sonra gitmek
istemiştir. Pilot ilk defa onu anlayan bir dostunun gitmesini hiç istememiş
onun için bu ayrılık çok zor olmuştur. Küçük Prens’imizin ise kendi gezegenine
döndükten sonra ne yaptığı tam bir meçhuldur. Pilot ise her yıldızlara
baktığında onu hatırlamaktadır.
Masalsı fakat
binlerce düşünebilecek konu veren bu kitabı okumadıysanız en kısa zamanda
okumanız dileğiyle J


Hiç yorum yok:
Yorum Gönder